SEC'in sessizliği altında, XRP ETF gizlice çevrimiçi oldu - bir düzenleyici boşluk mu yoksa uyumluluk kısayolu mu?

Olay şöyle: Teucrium XRP ETF yakın zamanda işlem görmeye başladı, ama burada bir hile var - SEC bunu açıkça onaylamadı. Düzenleyici kurum, yasal son tarihi geçirdi ve fon otomatik olarak yürürlüğe girdi. Ağ analisti Chad bu durumu fark ettikten sonra doğrudan “sessizlik uyumluluktur” (Silence is compliance) diyerek kripto dünyasında tartışmaları ateşledi.

SEC bunu nasıl yapabiliyor?

Gazeteci Eleanor Terrett daha sonra detayları ortaya çıkardı: Teucrium XRP ETF'si, spot XRP'ye sahip değil, aksine ABD tahvilleri, nakit ve swap alacaklarına sahip. Bu yapı, 1940 Yatırım Şirketi Yasası kapsamında kaydedildiği için SEC'in sadece pasif olarak beklemesi (sürenin dolmasını sağlaması) yeterli, aktif olarak onaylaması gerekmiyor.

Bir açık gibi mi geliyor? Tam olarak değil. Vadeli ETF'lerin çoğu da bu mantıkla ilerliyor.

Peki ya spot XRP ETF? Bunu düşünmeyin.

Spot kripto ETF'leri, 1933 tarihli Menkul Kıymetler Yasası'nın kapsamındaki ürün tröstleridir ve SEC'in aktif ve açık bir şekilde onaylaması gerekmektedir. Başka bir deyişle, gelecekte spot XRP/LTC/SOL ETF'sini görmek mi istiyorsunuz? Düzenleyici kurumların “evet” demesini beklemeden bu mümkün değildir.

Bir diğer değişken: Hükümetin durması

XRP destekçisi avukat Bill Morgan, ABD hükümetinin kapanmasının ETF onayını geciktirebileceğini belirtti, ancak SEC'in bazı bölümleri (örneğin ETF belgelerini işleyen şirket finansmanı departmanı) tamamen Kongre tahsisatına bağlı değil, bu nedenle devam edebilir. Bu yüzden, Ekim ayının sonuna kadar onay haberinin ortaya çıkma ihtimali var - ancak kripto piyasasında her şey olabilir, kimse garanti veremez.

Bu ne anlama geliyor?

Bir yandan, XRP ETF bu hamle, regülasyonun gerçekten de olağanüstü bir geçiş yolu sunduğunu kanıtladı, bu da dolaylı bir ilerleme sayılabilir. Diğer yandan, spot ETF hayali hâlâ beklemeye devam etmeli, çünkü SEC'in bu konuda daha aktif bir onay vermesi gerekiyor. XRP sahipleri için gerçek merak edilen nokta: bu “sessiz onay”, gelecekte daha doğrudan onaylar için bir emsal oluşturacak mı? Yoksa sadece regülasyonun kırmızı ipine bir halka daha mı eklenmiş olacak?