Son zamanlarda, New York Fed'in yayınladığı en son tahmin raporu, piyasada geniş bir ilgi ve endişe yarattı. Veriler, önümüzdeki yıl ABD enflasyon oranının %3.4'e yükselmesinin beklendiğini, bir önceki ayın %3.2'sinden daha da yükseğe çıkacağını gösteriyor. Bununla kalmayıp, üç yıllık ve beş yıllık enflasyon beklentilerinin de bir yükseliş trendi gösterdiği görülüyor.

Bu rapor ayrıca daha ciddi bir ekonomik durumu ortaya koyuyor: Maaş seviyeleri bir düşüş eğilimi gösteriyor, işsizlik oranı artış baskısı altında. Bu arada, ABD hükümetinin kapanması nedeniyle verilerdeki eksiklik, piyasalardaki belirsizliği daha da artırdı. Bu faktörler birlikte yatırımcıların korku psikolojisini tetikleyerek, ABD hisse senedi piyasasında düşüşe neden oldu.

Mevcut karmaşık ekonomik durumla karşı karşıya kalan Fed, iki arada bir derede kalmış durumda. Eğer faiz oranlarını düşürmeyi seçerse, bu, riskli piyasalara sermaye akışını teşvik edebilir ve enflasyonu artırabilir; ancak mevcut faiz oranlarını korursa, bu, işgücü piyasası üzerindeki baskıyı artırabilir ve hatta yapay bir işsizlik krizine yol açabilir.

Ekim ayında ABD Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitme olasılığının %90'dan fazla olduğu genel olarak beklenmesine rağmen, mevcut ekonomik durum göz önüne alındığında, bu karar kesinlikle bir sıcak patates. Merkez Bankası'nın bu zorluğa karşı yeterli cesarete ve bilgeliğe sahip olup olmadığı hala belirsiz bir soru.

Bu durumda, yatırımcılar ve politika yapıcılar gelecekteki ekonomik göstergelere ve Fed'in politika sinyallerine yakından takip etmelidir. Fed'in nihayetinde alacağı karar ne olursa olsun, bunun etkisi küresel finansal piyasalar ve ekonomik yön üzerinde derinlemesine bir etki yapacaktır.