Amerikan federal hükümetinin kapanma durumu, ekonomik verilerin yayınlanmasında bir karmaşaya yol açtı ve dikkat çeken Eylül ayı tarım dışı istihdam raporu ilk defa zamanında yayımlanamadı. Bu rapor, Federal Rezerv'in politika oluşturmasında önemli bir dayanak olmuştur. Ancak, istihdam piyasasında zayıflık belirtileri görünmeye başlamıştır. Son veriler, geçen hafta ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısının 224.000'e yükseldiğini gösteriyor; bu arada, ADP özel istihdam verileri de piyasa beklentilerinin altında kaldı ve bu göstergeler, iş gücü piyasasının eğilimsel bir yavaşlama yaşadığını doğruluyor.

Bu sinyallere karşılık olarak, piyasa hızla tepki verdi ve bunu potansiyel bir faiz indiriminin habercisi olarak yorumladı. Chicago Ticaret Borsası (CME) verilerine göre, piyasanın Ekim ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimi bekleme olasılığı %94,6'ya yükseldi. Bu beklenti, altın ve ABD Hazine tahvilleri gibi varlıkların eşzamanlı tepkisini de tetikledi.

Ancak, bu faiz indirim beklentisinin arkasında belirgin bir çelişki var. Federal Rezerv (FED) içinde görüş ayrılıkları belirgin, şahin üyeler enflasyonun sürdürülebilirliği konusunda endişeliyken, güvercinler ekonomik büyüme yavaşlama riskine daha fazla odaklanıyor. Daha da önemlisi, hükümetin kapanması nedeniyle Ekim ayında yapılacak Federal Rezerv (FED) toplantısı resmi veri desteği eksikliği ile karşı karşıya kalacak. Eğer ileride açıklanacak ekonomik verilerde bir tersine dönüş olursa, bu piyasalarda sert dalgalanmalara yol açabilir.

Gerçekten de, mevcut piyasada yaygın olan faiz indirim beklentisi, esasen ekonomik görünüm ve politika yönü konusunda çift yönlü belirsizliğe verilen bir tepki. Bu karmaşık ekonomik ortamda, Federal Rezerv'in kararları, 'istihdamı istikrara kavuşturmak' ile 'enflasyonu kontrol etmek' gibi iki büyük hedef arasında denge arayışındaki zekasını daha fazla test edecek.

Ekonomik verilerin belirsizliğinin artmasıyla birlikte, yatırımcılar ve politika yapıcılar önümüzdeki haftalarda ekonomik göstergelere yakından dikkat edecekler. Bu veriler yalnızca Federal Rezerv (FED) politikası üzerinde etki yapmakla kalmayacak, aynı zamanda küresel finansal piyasalar üzerinde de derin etkiler yaratacaktır. Bu değişkenlerle dolu dönemde, piyasa katılımcılarının tetikte kalması ve olası durumlara yanıt vermek için stratejilerini her an ayarlamaları gerekmektedir.